Kapadokya binlerce yıllık geçmişinde sıklıkla saldırılara ve akınlara maruz kaldığından, hemen hemen her evin altında tehlike anında gizlenilebilecek odalar ile gizli geçitler bulunuyor. Bu da yer üstündeki köy yerleşimlerini yer altına taşıyarak yeraltı köyleri, köyleri birbirine bağlayan tünellerle de yeraltı şehirleri oluşturmuş. Binlerce insanının hiç dışarı çıkmadan uzun bir süre barınmasını sağlayan erzak depoları, su kuyuları, kesintisiz havalandırma sağlayan bacalar, tuvaletler, ibadethaneler de çoğu kez ‘bu işte Ufo parmağı mı var’ diye düşündüren Kapadokya yeraltı şehirlerinin mükemmel tasarımının bir kanıtı gibi.

Kapadokya Yeraltı Şehirleri ile ilgili ilk yazılı kaynak Ksenephon’un Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) Kitabı. Ksenephon İran kralı Artakserkses’e karşı düzenlenen seferde Isparta ordusunun yanında yer almış ve tarihin ilk savaş muhabirliği de yapmış Yunanlı bir tarihçi. Ksenephon sefer dönüşü M.Ö. 400’lü yıllarda kaleme aldığı kitabında Isparta ordusunun yorgun düşerek Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirlerinde konakladığını yazmış. İsa’nın doğumundan 2000 yıl önce kurulan Hitit medeniyetine ait kaya kabartmaları, savunma amacıyla yaptıkları yeraltı tünelleri de geçmişinin eskiliğini kanıtlıyor. Daha sonra ilk Hristiyanlar geliyor ve Arap akınlarından korunmak, yiyecek depolamak için şehirler gittikçe derinleşip genişliyor. 1970’li yıllarda Kapadokya’ya gelerek kapsamlı bir araştırma yapan Alman asıllı Martin Urban’a göre ise Kapadokya yeraltı şehirlerinin yaşı M.Ö. 7 -8. Yüzyıllara kadar dayanıyor.

Kapadokya yeraltı şehirlerinin en büyüklerinden biridir Kaymaklı Yeraltı Şehri. Hemen hemen Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin yarısı kadar büyük olan bu yeraltı şehri Göreme’ye 26 km mesafede olan Kaymaklı Kasabası’nda bulunuyor ve 1984’den beri de UNESCO Dünya Kültür Mirasları arasında yer alıyor. Tarihi yine Hititleri ve Arap akınlarının olduğu M.Ö. 8. Yüzyıl Frig dönemini işaret ediyor.

Asıl derinliği 8 kata kadar inse de, Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin şu an 4 katı ziyarete açık. İlk katı hayvanların dışarı çıkmasını kolaylaştırmak için ahırlara ayrılmış ve ahırlardan açılan koridorlarla kilise ve diğer yaşam alanlarına geçişler sağlanmış. 2 apsis ve tek nefli olarak yapılmış 2. kattaki kiliseye giriş ise sürgü taşlarıyla denetlenmiş. Kiliseye girdiğinizde apsislerin önüne yerleştirilmiş vaftiz taşı ve kenarlara oyulmuş oturma platformları görecek ve kilise görevlilerine ait olduğu sanılan mezarlarla karşılaşacaksınız. Yaşam alanları, oturma, barınma, şırahane ve erzak odaları ise 3 ve 4. kata yayılmış.

Kaymaklı Yeraltı Şehri’nde ilginizi çeken en farklı mekanlardan biri bakır işleme atölyesi olacak ki, bu atölyelerde tabanda demir dövülen çukurlar çıkacak karşınıza. Tüm mekanların havalandırma bacaları etrafında toplandığı Kaymaklı Yeraltı Şehri 1964 yılında ziyarete açılmış. Derinkuyu Yeraltı Şehri’yle bağlantılı olduğu sanılsa da arasındaki 10 km’lik mesafedeki gizli tüneller henüz bulunamamış. Bu yeraltı şehrinin en kalabalık yeraltı yerleşimlerinden biri olduğu aynı anda 5.000 kişiyi barındırdığı düşünülüyor.